Ana Sayfa Ana Sayfa

3. Ali Sami Yen’in Gözleri / Burak AMİL


Gençlik çok özel bir dönemdir insan için. Hele lise yılları yok mudur? O yıllarda bir başka hızlı akar insanın kanı. Bir yanda dersler vardır bir yanda hayat. Bir yanda gelecek kaygısı vardır bir yanda yaşanılan zamanın güzellikleri. İşte lise yıllarında insan, bu ikilemler yüzünden hep bir kafa karışıklığı içindedir. Keyifli bir kafa karışıklığıdır aslında bu. İleriki dönemlerde gülerek anlatılacak anılar bırakır bizlere çoğu zaman.

Lise yıllarında çoğu kişinin başına gelebilecek olaylardan biri de ders esnasında dalıp gitmektir. Öğretmen bir ton konuyu anlatadursun sizin aklınız kim bilir nerededir? Uzaklara dalıp gitmişsinizdir. Öğretmen yavaşça yanınıza yaklaşır. Siz onun geldiğinin farkında bile olmadan kurduğunuz hayali yaşamaya devam edersiniz. Ta ki öğretmeninizden azar işitene kadar. Öğretmeniniz de haklıdır tabi. Anlatılan ders de çok önemlidir sonuçta. Gelecek sadece kurduğunuz hayallerle değil öğrenilen bilgilerle de şekillenecektir çünkü.

Çok çeşitlidir tabi bu hayaller. Kimisi sevdiği kızı düşünür, kimisi okuldan sonra nereye gideceğini, kimisi son parasıyla alacaklarını düşünür belki de. İşte buna benzer hikâyelerden biri de 1905 yılında Galatasaray Lisesi’nin tarihi sınıflarından birinde yaşandı. O sınıflardan birinde genç, parlak bir öğrenci oturuyordu. Çoğu lise öğrencisi gibi hayalperestti. Derslerin birazını dinliyorsa birazını da hayal kurmaya ayırıyordu. Peki, neydi onun kurduğu hayaller? Gerçeğe dönüşebilecek miydi? Onun gözleri sayısını bile unuttuğu edebiyat derslerinden birinde nereye kilitlenmişti böyle? Ufka bu kadar derin bakan bu gözler ne anlatıyor, ne düşlüyor olabilirdi ki?

Bu soruların cevabını o günlerde verebilmek mümkün değildi tabi. O yürekli gencin hayalleri o günlerde duyup da inanabileceğiniz türden değildi çünkü. O yürekli gencin gözleri kenetlenmiş ruhlara, sahada yapılan onurlu mücadelelere, kazanmak için canını ortaya koyan aslanlara ve bir yandan da sporun güzelliklerine, sporcunun zekiliğine, çevikliğine, ahlaklılığına bakıyordu. Bu gözler Türk ulusunu tarihte görülmemiş başarılara taşıyacak, Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlerinin ileride neler yapabileceğini herkese gösterebilecek bir takıma bakıyordu. Bu gözler bugün sarısına kırmızısına her şeyini verebilecek, takımına her fırsatta sahip çıkabilecek taraftarlara, tezahüratlarla inleyen bir stadyuma, Türk futboluna bugüne kadarki en büyük başarısını kazandıracak kulübe bakıyordu. Evet, o yürekli gencin içinde şimşekler çakan gözleri Galatasaray Spor Kulübü’ne bakıyordu.

Peki, nedir bugün o yürekli gencin anısını bu yazıya konu eden? Nedir, o yürekli gencin gözlerinin baktığı ufukları bize yakınlaştıran. Hiç kuşkusuz o günlerde bu sorulara verilmesi mümkün olmayan cevabı bugün hepimiz rahatlıkla verebiliyoruz. O hayalleri, sayısız zaferlerle gerçeğe dönüştüren ve hep daha iyiye ulaşmaya çalışan bir Galatasaray’ımız var çünkü.

Peki, nasıl oldu da bütün bunlar hayal bile edilemeyecekken gerçeğe dönüştü? Evet, gerçeğe dönüştü. 

Çünkü hayaller kuran o yürekli gencin adı "Ali Sami Yen"’di 

ve o, şairin de dediği gibi her şeyden önce "ümitsizliği yendi".

Burak AMİL
Eylül 2011 


13 Ekim 2011 Perşembe 14:52

Atatürk ve Galatasaray
Unutmayacağız!
ultrAslan Forum
ultrAslan Ürünleri
Fotoğraf Galerisi
Copyright © 2001 - 2011 ultrAslan. Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz.